11 Ağustos 2014 Pazartesi

İnsan Sarrafı

Bir sonraki kitap yazım insan sarrafı adlı kitap olacak. Bugün kitabımı aldım elime, şu sıralar yaşadığım yer olan balkonuma geçtim ve uzandım. Kitabı okumaya başladım ama kendi fikirlerim belirdi ve bir kitap öncesi yazısı iyi olur diye düşündüm.



       Ahh maalesef bu balkonda yaşamıyorum. Ama en az burada ki kadar keyif alıyorum. 

Hayatımda 'ben insan sarrafıyım' demeyen yada aksini düşünen tek bir kişiye bile rastlamadım. Birisi böyle dediği zaman her zaman gülümserim ve bunu söylerim.
İnsan sarraflığı aslında bizim hayatımız boyunca gördüğümüz, yaşadığımız, izlediğimiz, düşündüğümüz, insanlar tarafından yaşamak zorunda bırakıldığımız bütün o an'ların birikimi bana göre. Bu yüzden elbetteki her insan, belki de her hayvan, insan yada hayvan sarrafı olabilir. (Buradan Cesar Millian'a da bir selam çakmak istiyorum)
Ama yine de "insan sarrafıyım" cümlesi büyük bir iddia barındırıyor. Çünkü her türlü insanı, olayı, karakteri, niyetleri şıp diye bilebileceğinizi gösteriyor. Oysa ki sadece görüp, yaşayıp üzerinde düşündüğümüz o anları bilebiliriz sadece.

İnsan sarrafı olduğunu söyleyen bir ev hanımı, iş hayatındaki birinin olduğu gibi görünmeyerek seni alt etmek, kuyunu kazmak için neler yapabileceğini bilemez.
Her zaman yoğun ve bol kariyerli bir insan sarrafı da, evde oturarak elde edilen insan sarraflığını bilemez, anlayamaz. (Düşünmek için az ürün ama çok zaman vardır. Derinlemesine tahlil yapılınabilir. Hatta evde oturarak bir şeyleri fazla düşünerek olmadık sorunlar çıkarmak buradan gelir bana göre) Komşuların, onların neler düşündüğü, ne gibi dedikodulara maruz kalabileceğin, kimin iyi kimin art niyetli olduğu yada bütün o yarı açık yarı kapalı olan akraba ilişkileri ayrı bir insan sarraflığı kazandırır. 
Kısacası neye maruz kalmışsak onu bilebiliriz sadece.Bu sebeple ben bu kelimeden oldukça kaçınırım ve dilim çok nadir döner bu kelimeyi söylemeye.




Benim asıl ilgi alanım, gözlemlemek. Bir insan neyi neden yaptı, sözlerinde ki bazı şeyler ile ne demek istedi vs. gibi. Tabi ki paranoyak gibi sürekli anlam, işaret, hareket aramıyorum. Ben ormanda eteklerini tutup la lala la la şeklinde sekerek giden bir kız gibi yaşıyorum hayatı sonra da bir çiçeğin üzerinde uğur böceği görmüş gibi duraklıyorum. Yani o haraket, söz, neyin neden yapıldığı, bir oturuş, kalkış diğer bütün şeylerin içerisinde daha çok parlıyor. 

Hayat sırlarla dolu. Bazen bazı olaylara maruz kalıyoruz, belki acılara, belki insanların 'kendi olayları' yüzünden başkalarına normalin dışında davranmalarına. Ben o zaman o acının da etkisiyle oturup bunu neden yaptı diye düşünmeye başlıyorum, böylece kendi tarafımdan çıkıp onun tarafına geçmiş oluyorum. Bunu sizde deneye bilirsiniz. Güzel sebepler çıkıyor.
Daha sonra o insanı eğer sevmiyorsanız yine sevmek zorunda değilsiniz, sadece artık kırılmıyor veya üzülmüyorsunuz. Çünkü bu sizin değil onun olayı olmuş oluyor. Belki bu aşama da bir iki örnek güzel olabilir.
Mesela sürekli dalga geçme eğiliminde olan insanlar vardır. Gözleri ve zihinleri dalga geçilecek konu arar ve bitmek bilmez bir haha hihi. Ben bu tarz insanlardan uzak dururum. Çünkü bana göre onlar iki yüzlüdür. Bulundukları konumu gizler daha farklı davranırlar. Bunun sebebini düşündüm. Ve şunları buldum, o kişi dalga geçilmekten korkuyor. Kimse onu yadırgamasın istiyor. Popüler olmak istiyor. Çevresinde sürekli dolaşan bir koloniye ihtiyaç duyuyor. Tek başlarınayken pek de haha hihi modunda olmazlar genellikle :)
Peki neden bunları yapıyorlar? Çünkü insanlar, sen biriyle uğraştığın zaman seninle uğraşmazlar. Yani 1-0 kendini korumaya almış oluyor. Popülerlik de cabası. Her okulda sanırım bu tarz insan ve gruplar var. Diziler de ve özellikle türk dizilerinde bu örnekler abartılarak da sunulmakta.




Başka bir örnek, "eleştirme mekanizması" insan tipleri. Bunun sebebi yine bir önceki ile aynı yani eleştirilmek istemezler. Ama altında çok daha farklı bir şey yatıyor. Aşağılık kompleksi. Bir insan sizden daha aşağıda olduğunu hissederse size 1-2 kötü söz söyleyip yada olumsuz bir şekilde eleştirip sizi aşağıya çekmek isteyebilir. Böylece eşit olabilirsiniz.
Burada bahsettiğim eleştiri kötü tarzda olanıdır daha çok aşağılama içerikli olandan. Yoksa yapıcı, çözüm arayan, yardımsever, daha iyisi olması için eleştirilen eleştiri tipini herkes ister ve benimser.

Bunlar benim gözlem ve düşüncelerim. Aslında tamamen "kendini koruma" ve olumsuz enerjiden uzak durma çabasıyla geliştirilmiş düşünceler. Kim bilir bir kaç yıl sonra bu yazıyı okuduğum zaman hangilerine katılacağım, hangilerini eksik bulacağım, hangilerini unutmuş olacağım. Ama kesinlikle gülümseyeceğim. 
Bu düşünerek, sebepler arayarak bularak düşünme işlemi bizim kalkanımız. İçeriye girmelerine izin vermeyin!

P.S: Çok fazla olumsuz şey ve enerjiden bahsettiysem affola. Sadece bazen güzel yerlere gitmek için kötü yollardan geçmek gerekebiliyor.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder